Trafik Kazasında Manevi Tazminatın Hesaplanma Esaslarına İlişkin Karar
İstanbul BAM, 9. HD., E. 2019/459 K.
2021/434 T. 10.3.2021
K A R A R
İNCELENEN
DOSYANIN MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI:
2014/1852 Esas - 2018/880 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Yukarıda yazılı İlk
Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine,
Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 26/09/2012
tarihinde davalı ...'ın sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı aracın aşırı hız
nedeniyle önce ... ve ... plaka nolu araçlara çarptıktan sonra yol kenarında
bulunan araçlara da çarparak bunu gören müvekkilinin kaçmaya çalışmasına rağmen
ona da çarparak yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini,
Asli kusurlunun davalı
sürücüde olduğunu,
Müvekkilinin lise mezunu
olup güvenlik görevlisi olarak çalıştığını ve yüksek ücretli yeni iş
görüşmesine gitti sırada kazanın meydana geldiğini,
Son maaşının 1.750,000 TL
olduğunu belirterek müvekkilinin söz konusu kaza sebebiyle oluşan tedavi
masrafları, iş gücü kaybı için şimdilik 1.000,00 TL belirsiz alacağının
davalılardan dayanışmalı olarak kaza ve temerrüt tarihlerinden itibaren
işleyecek yasal faiziyle;
Yine yaşanan kaza sebebiyle
uğranılan 30.000,00 TL manevi zararın ise sigorta şirketi dışında kalan diğer
davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte
tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... cevap
dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediğini, kusurun kendisine
ait olmadığını, ATK 'dan rapor alınmadan maddi ve manevi tazminat istenmesini
kabul etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş.
vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan ... plaka sayılı aracın
müvekkili şirket nezdinde 11/05/2012- 2013 tarihleri arasında ... numaralı ZMMS
sigortası ile sigortalı olduğunu, kaza tarihi itibariyle kişi başı maddi
tazminat miktarının 225.000,00-TL olduğunu, tedavi giderlerinin teminat kapsamında
olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan
yargılama sonucunda, "Davacı yanın
dava dilekçesi ve bedel arttırım dilekçesi de dikkate alınarak; davacının
tedavi giderlerine ilişkin talebi yönünden davasının ispatlanamaması nedeniyle
reddine, davacının işgörememezlik yönünden maddi tazminat davasının kısmen
kabulü ile 58.052,04-TL maddi tazminatın davalılar ... ile ...'den 26/09/2012
kaza tarihinden,
Davalı ... Sigorta A.Ş. yönünden ise 03/04/2013 temerrüt tarihinden
itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan dayanışmalı olarak
tahsili ile davacıya verilmesine, davacı yanın manevi tazminat talebine yönelik
ilişkin olarak, tarafların kazadaki kusur oranları, sosyo ekonomik durumları,
davacı uhdesinde oluşan zarar ile hakkaniyet ilkesi birlikte gözetilerek
davanın kısmen kabulü ile, 10.000,00-TL manevi tazminatın 26/09/2012 kaza
tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ...'den
dayanışmalı olarak tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin
reddine, " karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı
... istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı ... vekili istinaf
başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda davacının kaldırımın dışında
caddede araçların yanında karşı yönde yürüdüğü kabul edilerek %30 tali kusurlu
bulunulduğunun belirtildiğini, hız limitine uygun hızda seyreden müvekkilin hem
park halindeki iki araca çarpması hem de yolun ortasında yürüyen davacıya
çarpmasının hayatın olağan akışına aykırı bir durum olduğunu, hastaneden gelen
davacıya ait raporlarda davacının daha önce de benzer bir trafik kazası
geçirdiği ve sakatlandığının, bacağına protez takıldığının ATK raporlarında da
belirtilmekte olduğu halde maluliyet oranı %19,2 olarak tespit edildiğini, raporu
kabul etmediklerini, bu sonucun müvekkilin çarpması sonucu oluşmadığının açık
olduğunu, müvekkilin çarpması sonucu bir maluliyet oluşmuş olsa bile davacının
önceki geçirdiği kazanın bu kaza sonucunu ağırlaştırdığını, davacının daha önce
böyle bir kaza geçirmiş olmasının yargılama aşamasındaki kasten yola
fırladığına ilişkin beyanlarının haklı çıkardığını, önceki kaza ile ilgili
varsa dava ve belgelerin araştırılmamış olmasının bir eksiklik olduğunu, davacı
tarafın asgari ücretle çalıştığı ve olay günü daha yüksek ücretli bir iş
görüşmesine gittiğini beyan etmiş olmasının kaza tarihinde SGK'lı bir işte
çalışmıyor olmasının da mahkemeyi yanıltma anlamını taşıyıp menfaat sağlama
amacı güttüğünü, maddi ve manevi tazminat miktarlarının yüksek hesaplandığını
belirterek istinaf talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından
kaynaklanan iş gücü kaybı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf
açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf
nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul,
yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece yapılan yargılama
sırasında alınan 27/10/2017 tarihli kusur bilirkişi raporunda ... plakalı araç
sürücüsü davalı ...'ün KTK'nın 47/1-d 52-b maddeleri ihlalinden %70 oranında
asli kusurlu, yaya ...'nın KTK'nın 68. maddesi ihlalinden %20 oranında tali
kusurlu bulunduğu tespit edilmiştir.
Aynı kaza
nedeniyle davalı sürücünün yargılandığı İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza
Mahkemesinin 2014/147 Esas sayılı dosyasında alınan 18/07/2013 tarihli kusur
bilirkişi raporunda yaya olan davacının KTK'nın 68. maddesini ihlalinden tali
derecede, davalı ...'ın KTK'nın 52/1b maddesini ihlalinden asli derecede
kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. Kaza tespit tutanağınında da
davalı ...'ın KTK'nın 52/1b., yaya ...'nin kod 3 kuralını ihlal ettiği
belirtilmiştir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur bilirkişi raporu ile ceza
yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın
oluşuna uygun düştüğü görülmekle davalı ... vekilinin kusura yönelik istinaf
itirazı yerinde görülmemiştir.
Haksız
fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması
halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve
oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu
İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri
gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan
şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız
fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar
Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında
ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği
hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş olması gerekir.
Somut
olayda hükme esas alınan ATK Genel Kurulunun 24/12/2015 tarihli maluliyet
raporu, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü
Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, davacıda dava konusu
edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmasının maluliyet oluşturup
oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde değerlendirme
yapılarak düzenlenmiştir. Bu nedenle davalının önceki yaralanmasının maluliyeti
artırdığına ilişkin istinaf talebi yerinde değildir.
Dosya
kapsamında hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davacının kazancının
alt sınır olan asgari ücret düzeyinde yapıldığı görülmekle bu yöne değinen
istinaf talebi yerinde değildir.
Karayolları
Trafik Kanunu'nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından
trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep
edilmesi halinde TBK'da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK'nın
"manevi tazminat" başlıklı 56/1.maddesine göre, "Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda,
olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın
manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir." TBK’nın 56/1.
maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu
doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik
taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması
da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre
belirlenmelidir.
Takdir
edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine
ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını
kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre
isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi
tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte
olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun
niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde
olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle
duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki
paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu
açıklamalar çerçevesinde, dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesi kararının
gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi,
kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıdaki yaralanmanın niteliği, maluliyet
oranı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında İlk Derece
Mahkemesince belirlenen manevi tazminat miktarının TBK'nın 56/1.maddesindeki
düzenlemeye, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu
kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun
HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı
üzere:
1-Davalı ... vekilinin yukarıda esas ve
karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf
başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası'na göre alınması
gereken 3.965,53 TL harçtan peşin alınan 995,00 TL harcın mahsubu ile bakiye
2.970,53 TL harcın davalı ...'den tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin
istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet
ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf aşaması için yatırılan gider
avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan
inceleme sonucunda, HMK'nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy
birliği ile karar verildi.10/03/2021
|
06/09/2021