T.C.
ANKARA
8. İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO : 2012/1621
KARAR NO : 2014/332
SAVUNMANIN ÖZETİ : Dava konusu maden sahası ile ilgili olarak Çevresel Etki Değerlendirilmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nce verilen 18/06/2012 günlü, 2567 sayılı Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) olumlu kararına istinaden idarelerince işyeri açma ve çalışma ruhsatının düzenlendiği, söz konusu projenin çevre ve insan sağlığının korunması ilkesini ihlal ettiği iddiasını Çevre ve Orman Bakanlığı’nın vermiş olduğu ÇED olumlu belgesinin geçersiz kıldığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Ankara 8. İdare Mahkemesi’nce önceden belirlenen ve taraflara bildirilen 25/02/2014 tarihli duruşma gününde davacı vekili Av. *****************’ın geldiği, davalı idareyi temsilen gelen olmadığı görülerek açık duruşmaya başlandı. Gelen tarafa usulüne uygun söz verilip iddia ve savunmalar dinlendikten sonra açık duruşmaya son verilerek, dava dosyası incelenmek suretiyle işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirket tarafından, Şereflikoçhisar Tuz Gölü Mad. Tuz ve Kimya San. Ürt. Paz. Nak. Tic. A.Ş.’ye İR:201101075 (ER:3270285) no’lu ruhsat sahası için verilen 11/07/2012 günlü, 44 sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptali istemiyle açılmıştır.
3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun’un 3. maddesinin (a) bendinde; belediye hudutları ve mücavir alan dışında kalan işyerleri ve işletmelere İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatını vermeye il özel idarelerinin yetkili olduğu belirtilmiş, 4. maddesinde; “3 üncü maddede belirtilen merciler, iznin verilmesi için yapılacak beyan ve incelemelerde aşağıda öngörülen genel kriterlere göre düzenlenecek yönetmeliği esas alırlar. a) İnsan sağlığına zarar vermemek, b) Çevre kirliliğine yol açmamak, c) Yangın, patlama, genel güvenlik, iş güvenliği, işçi sağlığı, trafik ve karayolları, imar, kat mülkiyeti ve doğanın korunması ile ilgili düzenlemelere aykırı davranmamak.” hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesinde; “Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri, Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır. Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.” hükmüne, Ek 2. maddesinde ise, “Faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olacak veya çevreye zarar verecek kurum, kuruluş ve işletmeler çevre yönetim birimi kurmak, çevre görevlisi istihdam etmek veya Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlardan bu amaçla hizmet satın almakla yükümlüdürler. Bu konuyla ilgili usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinde uyulacak idari ve teknik usul ve esasların düzenlenmesi amacıyla çıkarılan ve 17.07.2008 gün ve 26939 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 4. maddesinde; Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED); Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar olarak, aynı madde içindeki Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı ise; Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Kapsam Belirleme ve İnceleme Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine gerçekleşmesinde sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış, anılan Yönetmeliğin 6. maddesinde; “Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek ve tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler için; Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu, Seçme Eleme Kriterlerine tabi projeler için proje tanıtım dosyası hazırlamak, ilgili makamlara sunmak ve projelerini verilen karara göre gerçekleştirmekle yükümlüdürler. Kamu kurum ve kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelere hiç bir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.” kuralı yer almıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden görüldüğü üzere; bütün vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması, iyileştirilmesi; kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun şekilde kullanılması ve korunması; su, toprak ve hava kirlenmesinin önlenmesi; ülkenin bitki ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel zenginliklerinin korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların sağlık, uygarlık ve yaşam düzeyinin geliştirilmesi ve güvence altına alınması için yapılacak düzenlemelerin ve alınacak önlemlerin, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak belirli hukuki ve teknik esaslara göre düzenlenmesi amaçlanarak, çevre planlamasının yapılması hedeflenmiştir. Bu nedenle çevresel etki değerlendirilmesine tabi projelere izin veya ruhsat verilebilmesi için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Ankara İli, Şereflikoçhisar İlçesi, Hamzalı Köyü, Doruç Mevkii Tuz Gölü Havzasında İR:201101075 (ER:3270285) ruhsat numaralı 500 hektarlık alanın 480 hektarlık kısmında Şereflikoçhisar Tuz Gölü Mad. Tuz ve Kimya San.Ürt.Paz. Nak. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Tuz Üretim Tesisi Projesi hakkında davalı idarece 18.06.2012 tarihli ve 10291 sayılı yazı ile “ÇED Olumlu” belgesi verildiği, bu belge esas alınarak davalı idarece söz konusu 201101075 (3270285) no’lu ruhsat sahası için 11/07/2012 günlü, 44 sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatının düzenlendiği, ÇED olumlu belgesi verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin 04.10.2013 gün ve E:2012/1139 K:2013/1283 sayılı kararı ile söz konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar, Mahkememizin 24.12.2012 tarihli kararıyla, uyuşmazlığın çözümü için keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de, anılan karardan sonra gelişen hukuki süreç içerisinde, uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda; dava konusu işyeri açma ve çalışma ruhsatının dayanağı olan “ÇED Olumlu” belgesinin Ankara 7. İdare Mahkemesinin 04.10.2013 gün ve E:2012/1139 K:2013/1283 sayılı kararı ile iptaline karar verilmesi karşısında, “ÇED Olumlu” belgesi esas alınarak düzenlenen işyeri açma ve çalışma ruhsatının dayanağı kalmadığı ve dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 256,50 TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 1.500,00 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, keşif ve bilirkişi incelemesinden vazgeçilmesi nedeniyle 170,80 TL keşif harcı ile 2.500,00 TL bilirkişi avansının davacıya iadesine, posta gideri avansından artan kısmın karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere 11/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.