İçeriğe geç

Ç. Belediye Meclisi’nin 04/03/2009 tarih ve 155 sayılı Ç. İlçesi 251x ada 3x sayılı parselde 1/1000 ölçekli plan değişikliği yapılmasına ilişkin kararı ile bu kararın tadilen onaylanmasına ilişkin A. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 12/06/2009 tarih ve 1423 sayılı kararının; plan değişikliği yapılmasını gerektiren hukuki, nesnel, teknik ve bilimsel herhangi bir neden bulunmadığı gibi plan değişikliği yapılması için bir zorunluluk da olmadığı, kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarının gözetilmediği iddialarıyla iptali istenilmektedir.

T.C.
ANKARA
14. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2009/1027
KARAR NO : 2011/210

DAVANIN ÖZETİ : Ç. Belediye Meclisi’nin 04/03/2009 tarih ve 155 sayılı Ç. İlçesi 251x ada 3x sayılı parselde 1/1000 ölçekli plan değişikliği yapılmasına ilişkin kararı ile bu kararın tadilen onaylanmasına ilişkin A. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 12/06/2009 tarih ve 1423 sayılı kararının; plan değişikliği yapılmasını gerektiren hukuki, nesnel, teknik ve bilimsel herhangi bir neden bulunmadığı gibi plan değişikliği yapılması için bir zorunluluk da olmadığı, kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarının gözetilmediği iddialarıyla iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Davacı derneğin dava açma ehliyeti bulunmadığı, kaldı ki dava konusu edilen imar planı değişikliğinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olduğu ileri sürülerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

MÜDAHİL DİLEKÇESİNİN ÖZETİ: Davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Ankara 14. İdare Mahkemesince, dava dosyasının tekemmül ettiği görülmekle yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
Davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmeyerek işin esasının incelenmesine geçildi.
Dava; Ç. Belediye Meclisi’nin 04/03/2009 tarih ve 155 sayılı Ç. İlçesi 251x ada 3x sayılı parselde 1/1000 ölçekli plan değişikliği yapılmasına ilişkin kararı ile bu kararın tadilen onaylanmasına ilişkin A. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 12/06/2009 tarih ve 1423 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde, “Nazım İmar Planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır. Uygulama İmar Planı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır.” tanımlarına yer verilmiştir.
İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 4. maddesinde de; “Plan Değişikliği Plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, teknik ve sosyal donatı dengesini bozmayacak nitelikte, bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayanan, kamu yararının zorunlu kılması halinde yapılan plan düzenlemeleridir.” şeklinde tanımlanmıştır.
İmar planları, ülkenin bölge ve kent verilerine göre konut, çalışma, ulaşım gibi kentsel işlevlerle, sosyal ve kültürel gereksinimleri var olan yada sağlanabilecek imkanlar ölçüsünde en iyi biçimde yerine getirme ve belde halkına iyi yaşama düzeyi sağlama amacıyla kentin gelişmesi de göz önüne alınarak hazırlanır, şartların zorunlu kıldığı biçimde ve zamanda kanunlarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilebilir.
Diğer taraftan, imar planlarında belli kişi veya zümre yararı düşünülerek değişiklik yapılması olanaksız olup, ancak kamu yararı, belde ihtiyaçları ve planlama ilkelerinin varlığı halinde değişiklik yapılması esastır.
Bu ölçülere göre hazırlanıp değiştirilebilen imar planlarının yargısal denetiminin de bütün bu hususlara uyulup uyulmadığının, taşınmazın yer, büyüklük, konum ve işlevi açısından imar planında ayrıldığı amaca, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Ç. Belediye Meclisi’nin 04/03/2009 tarih ve 155 sayılı kararı Ça. İlçesi 251x ada 3x sayılı parselde 1/1000 ölçekli plan değişikliği yapıldığı, bu kararın A. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 12/06/2009 tarih ve 1423 sayılı kararı ile tadilen onaylandığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü teknik yönden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektirdiğinden Mahkememizin 25.03.2010 tarihli kararı doğrultusunda 10.11.2010 tarihinde yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle, dava konusu parselin A. kentinin kent merkeziyle içiçe olan bir bölgede, K.-K. bölgesinde yer aldığı, bu alana ilişkin yapılaşma koşullarının belirlendiği parselasyon planlarının 1950’li yıllarda yapıldığı, 1/5000 ölçekli kat rejimi paftasında ve 6600/C nolu parselasyon planında parselin bulunduğu yerde ayrık nizam 5 kat (15.50 m) yapılaşma koşullarında konut kullanımı öngörüldüğü, kat rejimi paftasına göre, bölge genelinde 5 katlı yapılaşma öngörülürken, A. Bulvarı, T. H. Caddesi, A. Caddesi ve E. Caddesi gibi ana arterlerde 6 ve 7 katlı yapılaşmaya izin verildiğinin görüldüğü, A. Bulvarı üzerindeki yüksek katlı yapılar dışında bölge genelinde görece küçük parsellerde oluşmuş bir konut bölgesi söz konusu olduğu ve bölge içinde anılan caddeler dışında dar sokaklarla erişim sağlandığı, bugün bu sokakların ve caddelerin neredeyse tümü tek yön olarak kullanılmaya başlanarak, taşıt yolu kapasitesinin arttırılmasına çalışıldığı, dava konusu parselin geçmişte Petrol Ofisi Yapı Kooperatifine ait olduğu, parselin aslında 251x adadaki 9 ve 10 sayılı parsellerin tevhid edilmesinden oluştuğu ve yüzölçümünün 2974 m² olduğu, İmar İdare Heyetinin 1956 yılındaki kararı uyarınca toplam yüzölçümü 2000 m²’den büyük olduğu için bu parselde inşaat emsali E:2.00 olarak belirlendiği, yine İmar İdare Heyetinin 07.03.1958 tarihli kararı ile inşaat alanı arttırılmış ve teras katı tesisi uygun bulunmuş; böylece emsal E:2.20 olarak onaylandığı, A.Belediye Başkanlığının 30.04.1963 tarih ve 59 sayılı kararıyla ilave tadilatlar için de 180 m² alana daha izin verildiğinin anlaşıldığı, bu koşullarda dava konusu parselde P. Ofisi A.Ş.’ye ait bina 12 kat (zemin + 10 kat + teras katı) olarak gerçekleştiği, dava dosyasına sunulan belgelerden anlaşıldığı üzere söz konusu parselde anılan çeşitli kararlara istinaden izin verilen inşaat alanına uygun yapılaşma gerçeklemiş ve ruhsat ile yapı kullanma izin belgeleri onaylanmış olmasına rağmen, bu parseldeki değişiklikler imar planı paftaları üzerinde yapılmamış; bir başka deyişle 2000’li yıllara kadar bu parsele ilişkin imar planı değişikliği yapılmadığı, bu nedenle de parseldeki P. Ofisi A.Ş.’ye ait binanın yıkılması durumunda, yeni yapılacak yapının plan paftalarında yer alan koşullara uygun biçimde 5 katlı bina olarak yapılması gerekeceğinin ileri sürüldüğü, diğer görüş ise 12 kat inşaat alanının kazanılmış hak olduğu yönünde olduğu, dava konusu edilen plan değişiklikleri öncesinde 2008 yılında onanmış bir plan değişikliği olduğu ve bu kapsamdaki plan kararlarının dava konusu plan değişikliği açısından önemli olduğu, Petrol Ofisi A.Ş.’ye ait parselin 2005 yılında el değiştirdiği ve C. T. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, parselin yeni maliki tarafından 2008 yılında uygulama imar planı değişikliği hazırlanarak Ç. Belediye Başkanlığı’na sunulmuş ve bu plan değişikliği Ç. Belediye Meclisinin 06.02.2008 gün ve 101 sayılı kararıyla kabul edilerek Büyükşehir Belediye Meclisinin 14.04.2008 gün ve 1043 sayılı kararıyla aynen onaylandığı, 2008 yılındaki bu plan değişikliğinde parselin kullanımı konut ve ofis olarak gösterilmekte olup 4 adet de plan notu bulunduğu,
1.Yapılaşma koşulları E:3.00, TAKS (max):0.45, Hmax:32.50 m’dir.
2.Komşu parsellerdeki bina ile arasındaki mesafe, yüksek kitlenin ½ sinden az olamaz. Yola olan mesafe min. 10.00 m olacaktır.
3.Parsel tabii zeminden kotlandırılacaktır. +- 0.00 kotu kitle köşe kotları aritmetik ortalamasıdır. Binanın su basmanı 1.50 m ye kurulabilir.
4.Parselde konut ve ofis kullanımı yer alabilir.
Parselde davaya konu plan değişiklikleri öncesindeki son planlı durum yukarıdaki gibi olduğu, 32.50 m yapı yüksekliği ile 10 kat ile 11 kat arasında bir yapı yapılmasına izin verilmekte; bu yüksekliğin komşu parsellerdeki mevcut yapı dokusuyla ilişkisini denetlemek için iki komşu bina arasındaki mesafenin yüksek kitlenin yarısından az olmaması koşulu getirildiği, bu plan değişikliği sonrasında parsel maliki tarafından tekrar bir uygulama imar planı değişikliği önerisi sunulduğu, bu önerinin Ç. Belediye Meclisi tarafından onaylandığı ve A. Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından değiştirilerek (tadilen) onaylandığı, dava konusu edilen 04.03.2009 tarih ve 155 sayılı Ç. Belediye Meclisi kararıyla onanan plan değişikliği açısından bakıldığında, parsel maliki tarafından yapılan başvuruda, yukarıda verilen 2008 onanlı planda parselin tabii zeminden kotlandırıldığı, ancak bu tarz bir yapılaşmanın bölgedeki diğer yapılaşmalarla tezatlık oluşturacağından gerek Hmax gerekse kotlandırmaya yönelik hususların yeniden ele alınarak daha prestijli bir yapılaşma önerildiğinin anlaşıldığı, parselin kullanımına konut ve ofisin yanısıra ticaret kullanımı eklenmiş ve aşağıdaki plan notlarıyla yapılaşma koşullarında bazı değişiklikler getirildiği, Çankaya Belediye Meclisince plan değişikliği önerisi uygun görülerek onaylandığı, buna göre 1/1000 ölçekli uygulama imar plan değişikliği plan notlarının;
“1.Yapılaşma koşulları E:3.00, TAKS (max):0.50, Hmax: 12 katı geçmemek üzere serbesttir.
2.Yola mesafe 10.00 m olacaktır.
3.Parsel üst yoldan kotlandırılacaktır.
4.Yan bahçe mesafesi 7.00 olacak, ancak tabii veya tesviye edilmiş kotlar altındaki yan bahçe mesafeleri 3.00 m olacaktır.
5.Parselde konut, ofis ve ticari alan kullanımı yer alabilir.” şeklinde olduğu,
görüldüğü üzere inşaat emsalinin aynı tutulduğu, ancak taban alanı katsayısı (TAKS) 0.45’ten 0.50’ye çıkarılarak yapının tabanda kaplayabileceği alanın arttırıldığı, komşu parsellerdeki bina ile arasındaki mesafenin yüksek kitlenin yarısından az olamayacağı yönündeki plan notunun da çıkarılmasıyla TAKS’ın arttırılması birarada değerlendirildiğinde, yan parsellerdeki yapılara yaklaşma mesafesinin önemli ölçüde azalabileceğinin görüldüğü, emsal yani inşaat alanının aynı tutulduğu ancak 2008 planında 10 veya 11 katı olanaklı kılan 32.50 m yükseklik bu plan değişikliğinde 12 katı geçmemek üzere serbesttir ifadesiyle 32.50 metrenin de üzerinde bir yapı yüksekliğine olanak tanındığı, yapılaşma koşullarındaki bu değişikliklere ek olarak kullanım kararında da konut ve ofisin yanısıra ticaret kullanımının eklendiği, bu plan değişikliğinin aşağıdaki sakıncaları barındırdığı, 1-2008 yılında onaylanan uygulama imar planında P. Ofisi A.Ş. yapısından gelen inşaat hakkının kazanılmış hak olduğu değerlendirilmiş ve 32.50 m yapı yüksekliğine izin verilmiş; ancak komşu parsellerdeki yapılar ile bu yapının ilişkisi de denetlenmeye çalışılarak komşu parsellerdeki bina ile arasındaki mesafenin yüksek kitlenin yarısından az olamayacağı koşulunun getirildiği, dava konusu planda hem bu koşulun kaldırılması, hem taban alanı katsayısı değerinin arttırılarak binanın parselde kaplayacağı taban alanının büyütülmesi, hem de 2008 planında 32.50 m olan yapı yüksekliğinin 12 katı geçmemek koşuluyla serbest bırakılmasından dolayı bu parselde oluşacak yapı düzenini 2008 onanlı plana göre değiştirdiği, emsal değişmemiş olsa bile, komşu parseldeki yapıya daha yakın inşa edilme olanağı ile 32.50 metrenin üzerinde bir yapı yüksekliğinin de olanaklı kılınması, bu parseldeki yapının komşu parsellere olumsuz etkilerini arttırdığı, bölge bütününde aslında 5 kat olan bir dokuda 10 katın üzerinde bir yükseklik olan 32.50 metre yükseklikte bir yapının zaten komşu parsellere olumsuz etkileri olduğu, burada önemli olan zaten 32.50 metre yükseklik durumda bile komşu parsellere olumsuz etkiler söz konusuyken, bunun 12 katı geçmemek kaydıyla serbest bırakılarak 32.50 metrenin de üzerine çıkarılması ve komşu parseldeki yapıyla bu yapının arasındaki mesafe koşulunun kaldırılması olduğu, sözü edilen olumsuz etkiler, 12 katlı yüksek bir binanın çevresindeki 5 katlı yapılarda güneşlenme, ısınma ve manzara gibi olanakları engelleme etkisi olduğu, bunlardan özellikle ilk ikisinin yaşam kalitesi ölçütleri kapsamında önemli olduğu, Şekil 2’de komşu parsellerdeki 5 katlı yapı düzeni görüldüğü, şekilde görülen inşaat durumundaki yapı dava konusu taşınmaz olup burada 12 kata olanak tanındığı, dolayısıyla, dava konusu planda komşu parsellerdeki bina ile arasındaki mesafenin yüksek kitlenin yarısından az olamayacağı yönündeki 2008 planındaki plan notunun çıkarılmış olması, TAKS değerinin arttırılması ve yapı yüksekliğinin daha önce 32.50 metreyi geçmeyecek şekilde tanımlanmışken yeni tanımda bunun üzerinde gerçekleşmesine olanak verecek şekilde düzenlenmiş olmasının şehircilik ilkeleri ve planlama esasları açısından sakıncalı olduğu, 2-Kullanım kararında da değişiklik getirilerek parselde yer alan konut ve ofis kullanımına ticaret kullanımı da eklendiği, bu bölge A. kentinin üst ölçekli kapsamlı planı olan 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent A. N. İmar Planında Merkezi İş Alanı (MİA) bölgesinde kalmakta olup, ticaret kullanımının bu açıdan uygun olabileceği, öte yandan, plan notunda bu kullanımın genel biçimde bırakılması, burada hiç konut alanı yapılmadan tamamen ticaret fonksiyonunu karşılayan bir Alışveriş Merkezine de olanak tanıdığı, kentin böylesine yoğun kullanılan, dolayısıyla yoğun trafik taşıyan bu bölgesinde ve özellikle bu caddede böyle bir kullanımın önemli olumsuz etkilerinin olacağı, karma arazi kullanımı kavram ve modelleri açısından “konut, ofis, ticaret” kullanımlarının birarada olmasının anlamlı olduğu, ancak uygulama imar planında plan notları ile bunun ne kadarının konut, ne kadarının ofis ne kadarının ticaret olacağına dair ölçütler de getirilmesi gerektiği, en azından burada belli ölçüde konut ve ofis de olacağının garanti altına alınmasına yönelik plan notlarının geliştirilmesi gerektiği, dava konusu planın uygulama imar planı olduğu, ancak kullanımın çok geniş bırakılarak bu ölçekte bir plandan beklendiği biçimde kurgulanmadığı, kullanım kararındaki değişiklik, bu açıdan ve özellikle alışveriş merkezi olarak geliştirilmesine olanak sağlaması açısından değerlendirildiğinde planlama esasları kapsamında sakıncalı olduğu, 3-Plan değişikliğinin gerekçesinin anlaşılamadığı,yapının tabii zeminden kotlandırılmasının çevredeki yapılarla tezatlık oluşturduğu ileri sürülmüş ve daha prestijli bir yapı yapılması temel gerekçe olarak verildiği, oysa Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik’in 3. maddesinde Plan Değişikliği “Plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, teknik ve sosyal donatı dengesini bozmayacak nitelikte, bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayanan, kamu yararının zorunlu kılması halinde yapılan plan düzenlemeleridir” ifadesiyle tanımlandığı, dava konusu işlemde bu parseldeki kullanımlara ticaret kullanımın eklenmesi de, yapılaşma koşullarının değiştirilerek kat adedinin arttırılması ve komşu parsellere yaklaşma koşullarının daha serbest hale getirilmesi yönündeki değişiklik de bilimsel, nesnel veya teknik bir gerekçeye dayanmadığı, kamu yararının zorunlu kılması halinde yapılmış bir plan değişikliği olduğunun da ileri sürülemeyeceği, tam tersine yukarıda söz edildiği üzere çevredeki yapılar üzerindeki güneşlenme, ısınma olanaklarını engellemesi nedeniyle kamu yararı barındırdığının da ileri sürülemeyeceği, çevredeki yapılarla tezatlık konusu ise en temelde yapının kat adedi açısından geçerli olup komşu parsellerde 5 kat olan yapıların yanına 12 katlı yapı yapılmasının öngörüldüğü, dolayısıyla yapının kotlandırılmasında çevre yapılarla tezatlık oluştuğu gibi bir gerekçenin gerçekçi olmadığı, bu nedenlerle dava konusu uygulama imar planı değişikliği anılan Yönetmeliğe aykırılık barındırdığı, 12.06.2009 tarih ve 1423 sayılı A. Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla uygulama imar planı değişikliğinde yapılan tadilen onama işlemi açısından bakıldığında, daha önce belirtildiği üzere, yukarıda aktarılan Ç. Belediye Meclisinin 04.03.2009/155 sayılı kararıyla onanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı A. Büyükşehir Belediyesine onay için sunulduğunda tadilen onaylandığı, Büyükşehir Belediye Meclisinin parseldeki kullanım kararı ve yapılaşma koşulları üzerinde değişiklikler yaparak planı onayladığı,buna göre plan notlarının;
“1.Yapılaşma koşulları E:3.00, TAKS (max):0.50, Hmax: serbesttir.
2.Yola mesafe 10.00 m olacaktır.
3.Parsel üst yoldan kotlandırılacaktır. Kot altı emsal dışıdır.
4.Yan bahçe mesafesi 7.00 m olacak, ancak tabii veya tesviye edilmiş kotlar altındaki yan bahçe mesafeleri 3.00 m olacaktır. Bodrumda yapılacak otoparklar yan parsele sıfır olacaktır.
5.Parselde sağlık tesisi olacaktır. Sağlık tesisi olmasından dolayı bina içinde oluşacak tesisat katları, şaftlar, açık ve kapalı çıkma alanları ile yangın merdiveni amacı ile de kullanılacak olan genel merdivenlerin basınç holleri emsal dışıdır.
6.Binanın su basman kotu 1.50 m olacaktır.” şeklinde düzenlendiği,
Parselde kullanım kararının Sağlık Tesisi olarak değiştirildiği, özel mülkiyette olması nedeniyle aslında buradaki kullanımın Özel Sağlık Alanı olduğunun anlaşıldığı, Ç. Belediyesinin plan değişikliği önerisinde 12 kata kadar izin veren yükseklik koşulu, bu plan değişikliğinde serbest bırakılmış; kat adedine bir kısıtlama getirilmediği, Emsal:3.00 olarak korunmuş ve değiştirilmemiş olsa da, “kot altı emsal dışıdır” şeklindeki plan notu ile ilave inşaat alanı tanınmış olduğu, kot altında müştemilat dışında da alanlar yapılarak, hastane kullanımına ayrılsa da, bunlar emsale dahil olmadığı için, zemin üzerindeki inşaat alanını, kat adedini azaltma etkisi olmayacağı, Büyükşehir Belediye Meclisinin ilgili kararında “yönetmelik gereği açığa çıkacak bodrum katların emsal içinde olması nedeniyle inşaat artışına sebebiyet vermeyeceği” ifade edildiği, ancak planda bu yönde özellikle ve açıkça “kot altı emsal dışıdır” dendiği için yönetmelik koşulunun değil plan notunun uygulamayı belirleyeceğinin görüldüğü, uyuşmazlık konusu plan değişikliği ile kot altında emsal dışı tutulacak inşaat alanı yaratılması ve kat adedinin serbest bırakılması, aslında parselin orta ve büyük ölçekli bir sağlık tesisi için yüzölçümünün yetersiz olması ve bu nedenle parselde kullanılabilecek inşaat alanının arttırılması ile bu sorunun aşılmaya çalışılmasıyla da ilgili olduğu, 27.03.2002 gün ve 24708 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Özel Hastaneler Yönetmeliği, genel hastaneler ve özel dal hastaneleri olarak iki tür hastane tanımladığı, Yönetmeliğin 6. ve 7. maddelerinde genel hastaneler ve özel dal hastaneleri üç gruba ayrılarak tanımlanmıştır: A–1 grubu hastanelerin yatak kapasitesi en az 50, A–2 grubunun en az 30 ve A–3 grubunun en az 10 yataklı olması hükme bağlanmıştır.  Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik’in EK-1.c Tablosunda imar planlarında sağlık alanları için karşılanması gereken en az parsel büyüklükleri verilmekte olup, yatak başına 130 m2’lik bir standart kabul edildiği, bu durumda, yüzölçümü 2974 m2 olan dava konusu taşınmazda olabilecek yatak sayısı 2974 / 130 = 22.88 olarak hesaplandığı, parselin ancak 3. gruba yani en düşük kapasiteli ve küçük ölçekli bir hastaneye uygun büyüklükte olduğunun görüldüğü, buna karşın 12 katın da üzerinde yapılaşmaya olanak veren, kot altını emsal dışında tutan plan notlarıyla hastanenin 22 yataktan daha fazla kapasiteye sahip olabilecek daha büyük ölçekte bir tesis olmasına çalışıldığının görüldüğü, oysa parselin yüzölçümü dikkate alınarak Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik’teki standartlara uygun ölçekte 22 yataklı bir hastanenin alan gereksinimi irdelenerek yapılaşma koşullarının belirlenmesi planlama esasları açısından elbette daha doğru bir yaklaşım olacağı, sağlık kullanımına ilişkin olarak irdelenmesi gereken bir diğer konunun, parselin konum olarak bu kullanım için uygun olup olmadığı konusu olduğu, Özel Hastaneler Yönetmeliğinde, özel sağlık tesislerinin yer seçimine ilişkin olarak 8. maddede belirli koşullar getirildiği, 8. maddede ulaşım şartlarının iyi irdelenmiş olması üzerinde özellikle durulmakta; İl Trafik Komisyonu tarafından da incelenmiş ve raporla belgelenmiş olması gerektiği belirtilmekte; yeterli otopark yeri ayrılması gerektiğinin vurgulandığı, A. Büyükşehir Belediye Meclisinin davaya konu 12.06.2009/1423 sayılı kararında veya dava dosyası içinde bu konumun uygunluğuna ilişkin İl Trafik Komisyonu raporundan bahsedilmemekte olup, böyle bir raporun bulunmadığının anlaşıldığı, anılan dava konusu plan değişikliği kararında ayrıca bu parselde ticaret kullanımı eklenmesi durumunda oluşacak trafik yükünden bahsedilmekte, ancak sağlık alanı olarak kullanılması durumunda oluşacak trafik yükü ile acil giriş-çıkış trafiği konularında bir irdeleme yapılmadığı ve bu yönde bir değerlendirmenin olmamasının önemli bir eksiklik olduğu, bu işleminde aşağıda belirtilen sakıncaları barındırdığı, 1- Bu planda da komşu parseller ile ilişkiyi denetleyen plan notu (2008 yılında onaylanan uygulama imar planında yer alan koşul) kaldırılmış; bunun yanısıra yükseklik serbest bırakıldığı, müdahil firma bunun koşulsuz bir serbestlik olmadığı ve emsal ile belirlendiğini ileri sürdüğü ve bunun elbette doğru olduğu, ancak taban alanı ile yapının mimarisine bağlı olarak 12 katın çok üzerinde bir yapı yapılması olanağı olduğu, fiili durumda ne yapıldığı değil; planda neye izin verildiğinin esas olduğu, parselde aslında 5 kat olan yapılaşma koşulunun, Petrol Ofisi A.Ş. yapısından gelen inşaat hakkının kazanılmış hak olduğu değerlendirilerek 32.50 m olarak yükseklik sınırı getirilmişken dava konusu plan değişikliği ile tamamen serbest bırakıldığı, ayrıca komşu parsellerdeki yapılar ile bu yapının ilişkisini denetlemeye çalışılan 2008 onanlı plan notunun da kaldırılmış olması nedeniyle, bu parsel tamamen çevresinden bağımsız biçimde, çevresindeki dokuya ve yapılara etkileri irdelenmeden planlandığı, Çankaya Belediye Meclisinin 04.03.2009/155 sayılı kararıyla onanan plan değişikliğinde belirtilen sakıncalar kapsamında ele alınan komşu parsellerdeki yapıların güneşlenme, ısınma ve manzara olanaklarının kısıtlanması etkisi bu plan değişikliğinde daha da fazla olduğu, çünkü yükseklik sınırlamasının da kaldırıldığı, böylece komşu parsellerdeki konut alanlarında yaşam kalitesini, ofis alanlarında ise çalışma ortamındaki kaliteyi olumsuz etkilemesinin kaçınılmaz olduğu, özetle, H. Serbest koşulu, komşu parsellerdeki bina ile arasındaki mesafenin yüksek kitlenin yarısından az olamayacağı yönündeki plan notunun çıkarılmış olması ve TAKS değerinin arttırılmasının şehircilik ilkeleri ve planlama esasları açısından sakıncalı olduğu, 2- Kullanım kararının Sağlık Alanı olarak değiştirilmesi A. kentinin üst ölçekli kapsamlı planı olan 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent A. Nazım İmar Planında Merkezi İş Alanı (MİA) bölgesinde kaldığı için aykırılık taşımasa da (MİA kapsamında sağlık tesisleri olabileceği belirtilmiştir), bu durum üst ölçekli genel bir planda verilen genel kullanım kararının her parselde sorgulanmadan ve etkileri irdelenmeden uygulanabileceği anlamına gelmediği, öncelikle bölgede sağlık tesisi gereksinimi olup olmadığının irdelenmediği, bunun meclis kararında sözle ifadesi planlama disiplini açısından kabul edilebilir bilimsel bir yaklaşım olamayacağı, bir komşuluk birimi içinde veya daha geniş bir bölgede nüfus ve mevcut sağlık tesislerinin konumu ve mekana dağılımı incelenerek gereksinim bulunan alanların çıkarılması gerektiği, böyle bir bilimsel çalışmayla gereksinim ortaya konduktan sonra da, önerilen parselin bunun için en uygun parsel olup olmadığının irdelenmesi gerektiği, bu irdeleme hem parsel büyüklüğü (yüzölçümü) açısından hem de erişilebilirlik ve trafik etkileri açısından yapılması gerektiği, bunların hiçbirinin yapılmadığı, sadece parsel malikinin talebi ile kullanım kararının değiştirildiğinin belirtildiği, oysa daha önce de belirtildiği üzere Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik’in 3. maddesinde Plan Değişikliği “Plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, teknik ve sosyal donatı dengesini bozmayacak nitelikte, bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayanan, kamu yararının zorunlu kılması halinde yapılan plan düzenlemeleridir” ifadesiyle tanımlanmakta olup, bu parselde yapılan fonksiyonel değişikliğin bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayandırılması gerektiği, bu yönde bu bölgede bir gereksinim olup olmadığı bilimsel analizlerle ortaya konmadığı sürece sağlık tesisinin genel olarak kamu yararına olduğu ileri sürülerek, plan değişikliğini gerekçelendirmenin mümkün olmadığı, bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelerden yoksun olan dava konusu uygulama imar planı değişikliğinin anılan Yönetmeliğe aykırılık taşıdığı, 3-Daha önce belirtildiği gibi tesisin trafik etkilerinin irdelenmemiş olmasının önemli bir eksiklik olduğu, zirve saatlerde T. Caddesi’nde trafik yükünün çok fazla olduğu ve caddenin kapasitesinin üzerinde olduğunun bilindiği, burada sadece sağlık tesisinin yaratacağı trafiğin T. Caddesi’ne ve bölgeye olumsuz etkileri değil; T. Caddesi’ndeki mevcut trafik yoğunluğunun ve sıkışıklığının sağlık tesisine erişimde ambulans ve diğer acil giriş-çıkış trafiğini nasıl etkileyeceğinin de önemli olduğu, müdahil firma B. Sokak’ın da bir cephe olduğu için giriş-çıkışta kullanılacağını belirtmişse de anılan bu sokak konut alanlarına erişim sağlayan bir “yerel yol”dur ve ulaşım planlama standartlarında en düşük kademedeki yol olduğu, bu sokağa hastane trafiği yüklenmesinin doğru olmadığı ve aynı bölgede yer alan Ç. Hastanesi ile Kavaklıdere Umut Hastanesi gibi örneklerle de bu giriş-çıkış sorununun yerel yollara olumsuz etkilerinin her gün yaşandığı, konumu açısından erişilebilirlik ve acil giriş-çıkışta sorunların kaçınılmaz olduğu bir noktada yer alan dava konusu parselde sağlık tesisinin trafik ve ulaşım etkilerinin olumsuz olacağı, bu tür bir irdelemenin anılan büyükşehir meclis kararında yer almamasının da önemli bir eksiklik olduğu, bu açıdan şehircilik ilkeleri, planlama esasları, ulaşım planlama ilkeleri açısından sakıncalar barındıran işlemde İl Trafik Komisyonu raporunun eksikliği de Özel Hastaneler Yönetmeliğine açısından aykırılığa işaret ettiği, ayrıca dava konusu edilen her iki plan değişikliği işlemi de (Ç. Belediye Meclisi işlemi ile A. Büyükşehir Belediye Meclisi işlemi) uyuşmazlık konusu parselde fonksiyonel bir değişiklik getirdiği, Ç. Belediye Meclisi işleminde kullanım kararına konut ve ofisin yanısıra ticaret eklenmekte; A. Büyükşehir Belediye Meclisi işleminde ise fonksiyon tamamen değiştirilerek sağlık alanına dönüştürülmekte olduğu, kullanım kararları ve parsellerde yer alacak fonksiyonlar ile bunlara erişimi sağlayacak ulaşım bağlantıları uygulama imar planlarında değil, nazım imar planında belirlenen konular olduğu, A. kent genelinde 1/25.000 ölçekli bir nazım imar planı bulunmakla beraber, bu plan kent bütününü kapsaması nedeniyle ve ölçeği itibarıyla çok genel ve stratejik kararları içerdiği, oysa bir kullanım değişikliği durumunda bölge genelindeki kullanımlarla ilişkilendirilmesi ve ilgili alt-bölgedeki ulaşım ağı dikkate alınarak erişim konusunun çözümlenmesi açısından 1/5000 ölçekli nazım imar planında konunun irdelenerek bu ölçekte bir plan onamasıyla değişikliğin ele alınmasının gerektiği, A. 1950’ler döneminde gelişen pek çok merkezi bölgesinde olduğu gibi, dava konusu bölgede de 1/5000 ölçekli bir nazım imar planı belgesi bulunmadığı, bu bölgenin 1/5000 ölçekli tek plan belgesinin Kat Rejimi Paftası olduğu anlaşılmakta olup, bu paftaya göre de parsel 5 kat konut kullanımında olduğu, burada yapılması gereken tek bir parsele ilişkin bir 1/5000 ölçekli nazım imar planının onanması olamayacağı, burada 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent A. N. İmar Planında Merkezi İş Alanı (MİA) olarak belirlenen, aslında planlı MİA’nın uzantısı olan ve bu nedenle eskiden konut alanıyken şimdi ofis ve ticaret gibi kullanımlarla karma kullanımları barındıran bu dokunun 1/5000 ölçekli plan çalışmasının yapılarak onanması gerektiği, 1/25.000 ölçekli genel stratejileri veren bir plandan sonra tek bir parsel üzerinde 1/1000 uygulama imar planına geçilmesi planlama esasları açısından doğru bir yaklaşım olmayıp, 1/5000 ölçekli nazım imar planıyla bu bölgedeki kullanımlar, ulaşım bağlantıları vb. konular çözümlendikten sonra uygulama imar planı söz konusu olması gerektiği, kullanım kararının değiştirildiği plan değişikliğinin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı düzeyinde yapılmış olması ve bu parseli içeren bir 1/5000 ölçekli nazım imar planının bulunmaması nedeniyle davaya konu işlemlerin planlama esasları ve imar mevzuatına aykırılık taşıdığı, dolayısıyla, yukarıdaki saptamaların ışığında, gerek 04.03.2009 tarih ve 155 sayılı Ç. Belediye Meclisi kararı ile yapılan uygulama imar planı değişikliğinin, gerekse bu kararın tadilen onaylanmasına ilişkin 12.06.2009 tarih ve 1423 sayılı A. Büyükşehir Belediye Meclisi kararının şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, imar mevzuatına, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğe ve kamu yararı ilkesine aykırı olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve davalı idarece ve müdahil şirket tarafından bilirkişi raporuna yapılan itirazlar, raporun dayandığı teknik ve bilimsel veriler göz önüne alındığında yerinde görülmemiş olup, mahkememiz heyetince de hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmuştur.
Bu durumda; bilirkişi raporu ve dava dosyasında bulunan diğer bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, Ç. Belediye Meclisi’nin 04/03/2009 tarih ve 155 sayılı Ç. İlçesi 2513 ada 33 sayılı parselde 1/1000 ölçekli plan değişikliği yapılmasına ilişkin kararı ile bu kararın tadilen onaylanmasına ilişkin A. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 12/06/2009 tarih ve 1423 sayılı kararının şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemlerin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 1.047,80-TL yargılama giderleri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 550,00-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, müdahil tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan 25,60-TL YD harcı ile artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren (30) gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere, 10/02/2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.